Buranın Dışında Bir Yer Olmalı
Gözetleme kulesi boyunca sıralanmış, aşağıdaki insanları seyrediyorlardı.
Yüzlerini seçebiliyorum. Telaşlılar, eskide kalmış bir zamanın peşinde gibiler de, bir yandan bir yerlere yetişmeye çalışmıyorlar. Telaşlanacak ne kaldı ki; yalnızca daireler çiziyorlar çıplak ayaklarıyla. Oldukları yerde, birbirlerinin etrafında, yere koydukları taşların çevresinde. Konuşmaları birbirine karışıyor, rüzgârla beraber inliyor. Duyabiliyoruz.
Yanlarında şarapları vardı.
İki kişi kalabalığın kıyısında oturuyor. Ömürleri tükeniyor; ama farkındalar kaçmanın bir yolu olduğunu. Gitmeleri mi iyi, kalmaları mı, bilemiyorum. Diğerleri ne diyecek, yazgıları ne yönde, yazgımız ne yönde, farklı davranabilirler miydi, farklı davranabilir miydik? Buranın dışında bir yer olmalı. Buradan uzakta ya da yakında, aynı yoldan yürüyerek bile gidilebilen.
İçlerinden biri vicdanı yüzünden hırıldadı. Atlılar yaklaşıyordu, iki kişilerdi.
Saat geç oluyor ve herkes birbirine karışıyordu.
Bob Dylan'ın *All Along The Watchtower*'ından ve şarkının Bear McCreary yorumundan esinlenilmiştir.