Ana içeriğe geç
  1. Yazılar/

Kapı Eşiklerinde Oynanan Oyunlar

·1 dk

Otuz beş yaşındayken birini öldürdüler. Kendimden bahsediyorum. Otuz beş yaşındaydım, birini öldürdüler.

,

Bulundukları yerden, ikiye bölünüp binaların arkasında kaybolduğu yere kadar yolun tamamını orada bir bank, çöp kutusu, ağaç, şurada unutulmuş bir çanta, park etmiş arabalar, istiflenmiş karton kutular olsa da saklanabilecek bir nokta kalmayacak, herhangi bir göz yanılsamasına fırsat vermeyecek netlikle görüyorlardı. Bekliyorlar, bekledikleri kişiyle tahminen aynı anda birbirlerini fark edecekler. Uzun ve ince veya kısa ve geniş, hatta eğik, dik, ayakta, oturuyor, yatıyor, baygın, yemek yiyor, kanıyor, doğuyor olabilirlerdi. Onları tam seçemiyorum. Karanlıktan ayırt edilebilecek gibi değiller. Sayıları bile şüpheli.

Akşam olunca kapanan bir pastanenin önündelerdi. Güzel minik peynirli sandviçleri var buranın. Sokak lambaları sönmüş, yalnız havanın lacivert aydınlığı kalmıştı.

,

Eşiğin ortalarına doğru iri bir çentik atılmış. Çocuk buradan ucu çıkmış kıymıkları koparıyor. Bir kadın çocuğu çağırıyor.

,

Pastanenin kapısı çıngırak sesi çıkararak açıldığında ve adam kapının ağzında bir şeyi çiğneyerek karşılarına çıktığında şaşırmış olmalılardı. Dalgalanıp genişlediler ve büzüldüler. Derileriyle etleri arasına batırılan şişlerin yukarıya çekildiğinde çıkardığı yırtılma sesini hatırlamışlardı.