Ana içeriğe geç
  1. Yazılar/

Kırılan Küller

·1 dk

Elini televizyon kutusunun içine sokup mumun fitilini tutuşturduğunda saçları büzülmeye, kararmaya, incelmeye, önce ucundan çatallanmaya, ardından köklerine dönerek inmeye, yanık kokusunu arabanın yanından duymaya, şimdi değilse de o gün, başlamış, kendisini ikinci kattaki pencerenin kırık camında bilekleri kesilirken, kardeşine hamile karısını karnından çitlere girmiş tüterken görmüş, oğlunun, yurtta unuttukları, sarhoşluğu yüzünden üvey babasından rica ettiği için yeni kitabının taslaklarını almaya gitmiş ve görevliyi uyandıramamış, geç kalmış, döndüğünde alevlerin etrafını sarmasına şaşırarak, yangından uzakta ve güvende karton kutuyla durmuştu.

Üstündeki kıyafetler ve taslaklarla, o gece bir otel odasına yerleşti.

Daha önce yazmayı hiç denememiş, öykü ödülü almış dosyası basılmayı bekleyen bir yazar olarak, kutuyu yatağın üstüne boşaltıp sehpaya koydu, günlerce yemekten yemeğe ara vererek yazdı ve kalemi tükendiğinde, kutunun içinde bulduğu kağıtlarla, kendisinin burada olmadığını bilen tarafı, yazdıklarının devamını getirmesi için oğluna güvendi.

Kutuyu yatırdı, içine bir mumla kömür kalemi, ağzına bir kraft kağıdı koydu ve ne olduğunu, babanın, oğulun, annenin, eşin ve hamileliğin, açıklanmasını umarak elini televizyon kutusunun içine sokup evini kundakladı.

Öz annesiyle seviştiğini gördüğünde, üvey bile olsa oğulun çokça babaya benzediğini düşünmüştü.