Ana içeriğe geç
  1. Yazılar/

Patronla Son Yemek

·2 dk

Uzun süre dalıp giderse, sadece sigarasının külü uzayıp yemek masasının örtüsüne düşmekle ve parmakları yanmakla kalmayacak, büyük ihtimalle karısıyla konuşmaya dalan, sürekli onun üstüne eğilen, sandalyesinde yan oturmuş, elini kolunu savurmadan duramayan patronuyla, gülümseyip habire şampanya içen karısının dikkatini çekebilecek, burası yerine yalnız başına, rahat kıyafetler içinde, kendisine acıyarak değil orada olduğu için hazla bakan insanların karşısında olmayı tercih ettiğini, imkansızlığı kadar gerçekliğiyle anlayabilecekler, bakışları daha ezici, dilleri daha sivri, varlıklarını etine batırabileceklerdi. Bundan kaçınabilmek için eliyle kırmızı kadife masa örtüsünün ucundan tutarak, tavandan sarkan lambanın sağladığı gölgeli aydınlığın yardımıyla göze batmayan, aksine ortamın ağırlığını tamamlayan, tamamlayandan öte ağırlaştıran, oldukları gibi paranın alabileceği en lüks zevksizlikler yerine asil yadigarlarcasına duran gümüşten salata kasesiyle çatal bıçak takımının, kristal sürahiyle bardakların, porselen kat kat tabakların altından hiçbir şeyi, hatta o sırada masaya dayalı patronunun dirseğini bile kıpırdatmadan çekiverdiğinde susup ona baktılar. Kalabalık yapmaması için mutfağa götüreceğini söyledikten, bir şey isteyip istemediklerini sorduktan sonra cevabı beklemeden salondan çıktı.

Kafasını musluktan akan suyun altına soktu. Karısıyla yaşadığı çıplaklıklarda eksik kalanı patronunun erkekliğinde yarı giyinik tamamladığı, karısınınsa alamadığı inci kolyeleri yine patronuyla elde ettiği günler üstüne binerek onu bunaltıyor, akıp gideceğine inanmadığı sıkıntıları, fark etmediğini sandıkları ihanetleri, üçünün birbirlerinden faydalanmalarına dayanamıyordu. Masa örtüsünü başına, omuzlarına, göğsüne, beline iyice doladı, salona döndü.

Her şeyi devirerek ama bir bıçağı kapmayı da ihmal etmeyerek masanın üstüne oturdu, adamı yüzünün ortasından bıçakladı ve karısının kolyesine baktı.