Uçan Muayene Eldiveni

Şehirlerarası otobüste unuttuğum paltomu, cebindeki benim olmayan bez bebekten bir anahtarlıkla beraber cuma günü evime yolladılar. Bugünse pazar akşamı ve aradan geçen bu vaktin tamamını üstüme işeyerek geçirdim; çünkü ölümüne korkuyorum.
Kız kardeşim çığlık atarak koşuyordu, artık sesi gelmiyor. Sanırım onu buldu.
Tılsımı ona vermeliydim, benden daha küçük; ama Allah aşkına, paltomun cebindeydi ve bana geldi. Bu bir şey ifade etmeli. Bir anlamı olmalı. Yaşamamı istemeleri falan gibi.
Evde de yalnızız. Haftasonu için bizimkiler adaya gittiler. O yüzden kardeşime ben bakmak zorunda kaldım. Geceyarısı beni uyandırıp çekmecenin içinden kocaman ve içi hava dolu bir muayene eldivenin çıktığını, odayı dolaştıktan sonra geri girdiğini söyledi. Salaklaşmayıp zıbarmasını istedim ondan.
Bari bebeği ver, dedi. Yorgundum, cevaplamadım.
Olanlara bakın, değil mi?
Sanırım bebek beni bulmasını engelliyor. Birkaç kere saklandığım dolabın önünden geçmesine rağmen burada olduğumu anlayamadı. Yine geliyor. O üstündeki elbise… kardeşimin…